
Öyle kabullenmeler vardır ki aksini düşünmeme tembelliği herkese tatlı gelir. Adaleti sağlamak hakim ve savcıların işidir önermesi buna çok iyi bir örnektir. Adalet gibi külli bir kavramın tek bir mesleğe özgülenmesi başlı başına sakat bir yaklaşımken, bir de adaletin tasarımı konusunda tek sorumlunun hakim ve savcılar olarak görülmesi, bilerek veya bilmeyerek açmaza düşmek demektir. Şimdiye kadar adalet tekelini hakim ve savcılar da üstü kapalı olarak sahiplendiler. Ancak gelinen noktada bu kabülü eleştiriye açmak gerekiyor.
Öyle bir toplumsal ve idari yapı düşünün ki işe eleman alımından, ülkeye petrol alımına kadar her alanda adaletsizlik ve haksızlıklar sözkonusu. Bankalar vatandaşı yasal bir şekilde soyabiliyor. Bir müdür 27 kez davayı kazanmasına rağmen 28. kez görevden alınabiliyor. Bir rektör sadece (önceden belirlenmiş) bir kişinin öğretim elemanı olarak alımını göstermelik bir ilanla yapabiliyor. Bir vali sıradan bir vatandaşa hakaret suçunu işleyebiliyor. Birçok arsız memur yargılanmayacağını bildiği için vatandaşa '"git istediğin yere şikayet et" diyebiliyor. Adalet ise kendi kendine işleyen bir süreç değil, icracıların ortaya koyacağı bir olgu olduğu için gözler Hakim ve savcılara çevriliyor. Bu kadar yoğun ve yaygın adaletsizlik karşısında Hakim ve savcılar ne kadar etkin olabilir?
Bbir babanın evlatlarından birini daha fazla sevmesinden tutun da, bir muhtarın kendisine oy vermediğini bildiği bir köylüye maddi yardımı engellemesine kadar adaletsizlik, insan olan heryerde ortaya çıkabilecektir. Peki adaletin sarsıldığı her yerde hakim ve savcıların birincil derecede sorumlu tutulması konusunda hala fikir birliği içinde kalacak mıyız?
Tarihte adil sıfatıyla haklı bir ün yapan Hz. Ömer, hakim veya savcı mıydı? Obama'nın en güçlü rakibi Hillary Clinton'ı şaşırtıcı biçimde Dışişleri Bakanı yapması mahkeme kararıyla mı oldu? 2002 yılında TBMM, Recep Tayyip Erdoğan'a başbakan olma yetkisi vermek için mahkeme kararını mı bekledi? Görüldüğü gibi adaletin saygınlığı kendiliğinden gerçekleşmesindedir. Zorlama kararlarla adalet tesis edilmez. Herkes adil olmak ve adaleti haketmek zorundadır. Evrensel adalet anlayışında gücü elinde bulunduranlar adaletin tesisinden öncelikli olarak sorumludur. Mahkemeler ikincil adalet dağıtıcılarıdır.
Peki çözüm nedir? Çözüm, adaletsizlik kokan her olayda öncelikle bunu icra eden icracının sorumlu tutulması ve ifşa edilmesidir. Nasıl olsa mahkeme var anlayışının ikinci plana bırakılmasıdır. Yasama ve yürütme gücünü elinde bulunduranlar isterlerse tamamen adil bir ortam kurabilirler ve kurmalılardır. Yargı mensubu dediğiniz evini geçindirmeye çalışan, genellikle mevzuat haricinde kitap okumayan, bir sonraki tayin yerinin neresi olacağını heyecanla bekleyen insan tipidir. Yargının yasama ve yürütmeyi denetleyeceği hayali bir bir anestezidir ve olsa olsa mutlak gerçek olamayacak bir temennidir.
Yargının önüne atılan tüketici ile banka ilişkisinden kaynaklanan sorunların tamamına yakını BDDK ve SPK'nın etkin denetimi ile kaynağında çözülebilecek sorunlardır. Bu ülkede bankalar için haydutluk serbest bir eylem ise, BDDK ne iş yapar?
Gözü doymayan iletişim şirketlerinin istediği gibi at oynattığı bir piyasa var. 200 TL telefon parası için icra takiplerinin yapılması, milyonlarca(21 milyon icra dosyası) insanın icra takibi ve hacizle muhatap kılınması dramatik bir durumdur. Ceza politikasının 1. ilkesi caydırıcılık olsa idi, ülke adi suçlar için suç işleme özgürlüğü adasına dönüşmezdi.
Her düzensizlik ve çarpıklık zaman içinde kendi sektörünü yaratır. Bugün yargının ağır ve aksak işleyişinden beslenen ciddi bir ekonomik kesim vardır. Bunlar, Bankalar, şirketler ve avukatlardır. Soruna köklü çözüm bulunması konusundaki en büyük engel sorundan geçinen bu kesimlerdir.
Birincil olarak adil olması gereken yargı değil otoritedir. Yargı adil olmayanı kısıtlı imkanlarıyla adil olmaya davet edebilir. Güç sahipleri bu daveti kurnazca işlevsiz kılıyorsa bundan yargı sorumlu tutulamaz. Adalet en çok yöneticilere yakışır ve eğer bir adaletsizlik varsa bunu giderecek olan birincil derecede yöneticiler ikincil olarak mahkemelerdir. Eğer adaletsizlik hala sürüyorsa bunun sorumlusu da ilk olarak yöneticilerdir.
Ahmet Nesil SARIKAYA
Yargıtay Tetkik Hakimi
Yorum Gönder
Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.