5941 sayılı Çek Kanunun tatbikatında karşılaşılabilecek en önemli tartışma konularından birisi, Çek Kanunu na aykırılık (Karşılıksız çek) suçlarının kovuşturması sırasında sanığın savunmasının tespitinde zorunluluk olup olmayacağı hususu olacaktır.
5271 sayılı CMK.nun “sanığın yokluğunda duruşma” başlıklı 195/1 maddesinde “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır” hükmüne yer verilmiştir.

5237 sayılı TCK.nunda yaptırımların “cezalar ve güvenlik tedbirleri” oldukları belirtilmiş, güvenlik tedbirleri ise alt başlıklarda; belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, eşya müsaderesi, kazanç müsaderesi, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri, sınır dışı edilme, tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri olarak ayrı ayrı sıralanmıştır.
Şüphesiz ki; bir suç nedeniyle yoklukta yargılama yapılabilmesi ile, verilen hükümlerin temyiz kabiliyetlerinin olup olmadığı hususları birbirinden farklı konulardır..

Türk Ceza Kanununda yazılı güvenlik tedbirlerinden bir kısmı (TCK.nun 53/1 maddesinde olduğu gibi) ceza mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak kendiliğinden uygulanması gereken, bir kısmı ise (TCK.nun 53/6 maddesinde olduğu gibi) ceza mahkumiyetine bağlı olarak hükmedilmesi gereken tedbirlerdir. Yasa koyucu bu tedbirlerin uygulanmasının gerekeceği durumları “mahkûmiyet hâlinde” veya “mahkum edilen” gibi ibareler kullanmak suretiyle göstermiştir.

Yasa koyucunun yaptırım olarak adli para cezası öngördüğü hallerde CMK.nun 195/1 maddesi hükmü gereğince adli para cezasının miktarına bakılmaksızın, hakkında çıkartılan davetnameye gerekli ihtarat yazılmış olan sanığın yokluğunda yargılamaya devam ile bir hüküm tesis edilebilecektir.

CMK.nun 195/1 maddesinde yoklukta yargılama yapılabilmesi için yargılamaya konu suçun yalnız veya birlikte müsadereyi gerektirmesi öngörülmüş, ancak bu hallere yasada yazılı diğer güvenlik tedbirleri dahil edilmemiştir. Bu durumda ilk akla gelen yasa koyucunun diğer güvenlik tedbirlerinin adli para cezası ile birlikte veya yalnız olarak uygulanması durumunda yoklukta yargılamaya cevaz vermediğidir. Ancak bu peşin kabulün diğer güvenlik tedbirlerinin yapısı ve uygulanma şekilleri dikkate alındığında pek isabetli olmadığını düşünüyorum. Zira yasa koyucu diğer güvenlik tedbirlerinin uygulanması gereken durumlarda yoklukta yargılamayı imkansız kılacak bir düzenlemeye de yer vermemiştir. Bu itibarla, adli para cezası ile veya yalnız (müsadere dışında) diğer güvenlik tedbirlerinin uygulanması gereken durumlarda yasal bir boşluk olduğunu kabul etmek gerekecektir.

Bilindiği üzere, 5271 sayılı CMK.nun yoklukta yargılama hallerinden birini düzenleyen 195/1 maddesinde yazılı kural bir usul kuralıdır. Yine hepimizin gayet iyi bileceği gibi, yasada hüküm bulunmayan hallerde usul kurallarının kıyasen uygulanması her zaman mümkündür. Gönül isterdi ki, yasa koyucu 3167sayılı yasanın 16/b maddesindeki gibi yoklukta yargılamaya olanak sağlayan bir yasa hükmünü yeni Çek Kanununa da koymuş olsun. Ancak yasa koyucu belki bilinçli bir tercihle, belki de unutkanlık neticesinde yeni Çek Kanununda böyle bir düzenlemeye yer vermemiştir. Hal ve hukuki düzenlemeler böyle olunca yasada yer alan boşluğun “kıyas yoluyla” doldurulabileceğini, bu durumda ise CMK.nun 195/1 maddesinin, müsadere haricindeki diğer güvenlik tedbirleri bakımından da uygulanmasının mümkün ve de zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Açıkladığım nedenlerle; 5941 sayılı Çek Kanununda adli para cezası ile birlikte veya yalnız çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedilmesi gereken hallerde CMK.nun 195/1 maddesinde yazılı yoklukta yargılamaya ilişkin kuralın uygulanabileceğini ve sanık veya hakkında tedbir istenenin yokluklarında kovuşturmaya devam ile hüküm kurulabilecektir.

Post a Comment

Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.