KARŞILIKSIZ ÇEK


Bilindiği gibi 5941 Sayılı Çek Kanunu, 20.12.2009 tarihili, 27438 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasanın 9. maddesinde 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile bu kanun hakkında değişiklik yapan 4814 Sayılı Yasanın geçici 5. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlükten kalkan 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE EDEN hesap sahipleri veya temsilcilerinin, çek karşılığının bulunmamasından dolayı cezalandırılacağı yolundaki hükme istinaden görülmekte olan kamu davası açılmıştır.

Bahsedilen 16. maddenin metni okunduğunda, KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK FİİLİNİN TECZİYESİNİN ÖNGÖRÜLDÜĞÜ çok net bir biçimde anlaşılmaktadır.

Yürürlüğe giren 5941 Sayılı Yeni Yasanın 5. maddesinde ÇEKİN KARŞILIKSIZ İŞLEMİ YAPILMASINA NEDEN OLMAK EYLEMİNİN CEZALANDIRILMASININ ÖNGÖRÜLDÜĞÜ birinci fıkradan anlaşılmaktadır.

Yeni yasada eylemin failini belirlemek, tanımlamak çok geniş kapsamlı yapıldığından, aynı maddenin ikinci fıkrasında failin tanımlanması ihtiyacı hissedilmiş; HESAP SAHİBİNİN BİRİNCİ FIRKADA TANIMLANAN EYLEMİ İŞLEYECEK KİŞİ OLDUĞU VARSAYILARAK SAPTANMIŞTIR. Eğer hesap sahibi gerçek kişiyse bu gerçek kişi, hesap sahibi tüzel kişiyse ve eğer yönetim organı tarafından bir kişi bu konuda görevlendirilmişse o kişi, eğer görevlendirme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan kişi veya kişilerin tamamı eylemden dolayı Ceza Hukuku açısından sorumlu tutulmuştur.

Ceza Hukuku ilkeleri ışığında ve bu düzenleme karşıında mevcut yargılamalar açısından aşağıdaki sonuçlar doğmaktadır.

1- Karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı açılan davalarda, 3167 Sayılı Yasa yürürlükten kalktığı için bu eylem nedeniyle ceza verilmesi mümkün değildir.
2- 5941 Sayılı Yeni Çek Kanunu yürürlüğe girmeden önce karşılıksız çıkan çekler nedeniyle, çekin karşılığını hazır bulundurmamak eylemi suç olmadığından yeni yasaya göre de ceza verilemez.

Çünkü, Anayasa’nın 38. maddesi aynen “ kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.”, keza Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin birinci fıkrasında “işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez…” emredici hükümleri yer almaktadır.

Anayasanın ve Türk Ceza Yasası’nın genel bölümlerinde yer alan sarih bu hükümler karşısında davaya konu çekin karşılıksız çıktığı günde, çek hesabında karşılık bulundurmamak eylemi suç olmadığından, 5941 Sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce eylem işlendiğinden, sonradan yürürlüğe giren yeni yasa dolayısıyla mahkumiyet hükmü tesis edilemez.

Buna paralel olarak, 3167 Sayılı Yasa hükmü mülga olduğuna göre, mülga hüküm nedeniyle de mahkumiyet tesis edilemez.

Buradaki sorun, lehe olan bir yasanın uygulanması sorunu değildir. Çünkü 5941 Sayılı Yeni Yasa tamamıyla yeni bir suç ihdas etmekte, eski kanunda yer alan eylemler artık suç teşkil etmemektedir. Eğer öyleyse bile önceki yasa yürürlükten kalktığına göre, önceki yasa döneminde açılan davalar karara bağlanamaz.

İşlendiği anda, tanımlanmış bir suça giren eylem, daha sonra çıkan bir ceza kanunuyla tanımlanan yeni suça konu olsa da artık yeni tanımlama nedeniyle cezaya konu olamaz.

Çok net bir biçimde 3167 Sayılı Yasa karşılıksız çek keşide etmek eylemini, 5941 sayılı yasada çekin karşılığının bulunmaması sonucunu, daha net ifadeyle farklı farklı iki durumu ceza hükmüne konu almaktadır. Dolayısıyla bir fiil için getirilmiş iki farklı cezai hüküm söz konusu değildir. Farklı iki eylem için getirilmiş birbirinden apayrı iki farklı suç tipi söz konusudur.

Pratik bir ifadeyle, nasıl ki? 5941 Sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce suç olmayan bir konuda yeni bir suç ihdas edilseydi, yasanın yürürlüğe girmesinden önce işlenen eylem nedeniyle ceza verilemeyecektiyse, hakkında hasbel kader başka bir suçtan dolayı dava açılmış kişiler için de sonradan yürürlüğe giren yasayla getirilen yeni suç tipi açısından ceza verilemez.

Kaldı ki, 5941 Sayılı Yasanın 5. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan cezaların şahsiliği prensibine aykırı hüküm ifade etmektedir. Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmalıdır. Çünkü tüzel kişilerde yönetim organı üyesi olan kişilerin, suça konu eylemi işlememesi ve hatta suça konu eylemden haberi olmaması halinde bile cezai hükümle karşılaşması mümkün olmuştur.

Netice : Arz edilen nedenlerle, 5941 sayılı yasada düzenlenen yeni ve bambaşka bir eylemin suç kabul edilmesinden dolayı, daha önce mülga kanunda tanımlanan başka bir eylem nedeniyle hakkında kamu davası açılmış olsa dahi sanık hakkında yeni eylem nedeniyle ceza verilemeyeceği için müvekkilimin beraatını, bu mümkün görülmüyor ve muhakemeye devam edilecekse 5941 Sayılı Yasanın 5. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci cümlenin Anayasaya aykırılık iddiasının değerlendirilmesini, belirtilen yasa hükmü nedeniyle Anayasa Mahkemesine Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulmasını talep ederim.

Post a Comment

Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.