HSYK'YA YARGININ HIZLANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER
HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULUNA
Konu.: Ceza Adaletinin önündeki engeller ve çözüm önerileri
AÇIKLAMA
1-Sulh ceza mahkemelerinin işlerinin % 80/90 ının HAGB kararlarını oluşturduğu ve bunların yarıdan çoğunun geri dönüşü olmadığı düşünülürse mahkemelerin enerjilerini bir nevi boşa harcadıkları görülmektedir. Bunun yerine cumhuriyet savcılarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi(KDE) müessesesinin aktif olarak faliyete sokulabilir. Bu haliyle rahatlayan bir çok mahkeme kapatılarak eksik olan hakim ihtiyacı kısmen giderilebilir. Şöyleki Bugün c. savcıları bu kurumu işletmemektedir. Zira bu dosyalar açık kalmakta ve savcılarda iş olarak görülmektedir.
C. başsavcılığı bünyesinde ayrı bir birim oluşturularak(savcı arkadaşlarımızın önerisi) KDE kamu davasıının açılmasının ertelenmesine konu olan dosyalar bu birime aktarılır ve takibi buradan yapılırsa bu sistem işletilebilir ve mahkemelerin ağır iş yükü altında ezilmeleri önlenmiş olur. Örneğin Kayseri de 9 tane sulh ceza mahkemesi var. Bu sistem devreye girdiğinde mevcut iş yükünü 6 mahkeme yürütebilir ki üç mahkeme bu arada kapatılabilir ve üç hakim başka mahkemelerde istihdam edilebilir.
2-Ceza mahkemelerinin vermiş olduğu HAGB /ERTELEME gibi bir takım kararlara bağlanan denetim tedbirleri bulunmaktadır. Örneğin mahkumiyet kararı verilen sanık için CMK 231 md uyarınca kamuya sanığın topluma kazandırılması ve yapılan eylemin kötülüğünü yeterince kavrayabilmesi amacıyla yararlı bir işte çalışma, kitap okuma, fidan dikme vs tedbirlere karar verilmektedir.
Lakin uygulamada bu tedbirlere büyük oranda uyulmadığı ve dosyaların yeniden mahkeme önüne geldiği bu haliyle işlerin daha da arttığı gözlenmektedir.
Bu durum zaten yetersiz personelle çalışan hakimler için ayrı bir zorluk olarak görülmekte ve bir zaruret nedeniyle ilave denetim kararları verilmemektedir.
Şayet geri alınan dosyaların yeniden esasa kaydedilmesi uygulamasının getirilirse bu sorun çözülecek ve ceza adaletinin tesisi için ortaya çıkan bu sorun büyük oranda çözülmüş olacaktır.
Bu haliyle yapılacak bir düzenleme ile denetim planına uyulmaması nedeniyle ele alınan dosyaların yeniden esasa girilmesi ve hakimlerin işinden sayılması adalet adına bir zorunluluk olduğunu bildirir.
Saygılar sunarım.
Necati DAŞTAN
Hakim
Ülkemizde, gerek Cumhuriyet Başsavcılıklarına kaydı yapılan soruşturmalar, gerekse mahkemelere açılan davalar sayısında uzun yıllardır devam eden ciddi artışlar söz konusudur. Gerçekten de, 2003 yılında Başsavcılıklara gelen dosya sayısı ( önceki yıldan devir ile birlikte) 3.282. 595 iken, %91.5' lik oranda artarak 2012 yılında 6.285.102’ye ulaşmış ve ceza mahkemelerine açılan dava sayısındaki artış ise %12.8 olmuştur. Ceza mahkemelerince bakılan toplam dava sayısı, 2006 yılında 2,709,769, 2011 yılında 3,096,903, 2012 yılında ise 3,180,194’tür. Bu sorun ülkemize mahsus ta değildir. Avrupa çapında da, davaların sadece komplekslik düzeyinde değil, aynı zamanda sayısında da dikkate değer artışlar geçmişten beri vardır. Buna paralel olarak Dünya çapında 82 ayrı ülkede yapılan araştırmalarda, 1980 yılında ortalama olarak her 100.000 kişi’den 2300’ünün suç işlediği tespit edilmişken, 2000 yılında bu sayı ortalama 3000 olmuştur. Aynı doğrultuda, Hollanda’da 1980 yılında polise kaydı yapılan suç sayısı 705.700, bunlardan savcılık soruşturmasına konu olanların sayısı 210.100 ve mahkemelerce görülen dava sayısı 82.800 iken, 2000 yılında bu sayılar sırasıyla 1.305.600, 187.800 ve 111.200 olmuştur.
Mahkemelerce bakılan dava sayısının artması, davaların uzun sürmesine, yargılamanın kalitesinin düşmesine ve davanın taraflarına yasalar ve uluslararası insan hakları belgelerince tanınan prosedürel garantilerin yerine getirilememesine ve dolayısıyla bir yandan geciken ve kalitesiz işleyen adalet nedeniyle bireylerdeki adalete olan inancın zayıflamasına, diğer yandan da ülkemizin bağlı olduğu insan hakları sözleşmelerinin denetleyici organlarınca verilen ihlal kararlarına neden olmaktadır. Örneğin, 2009 yılında Türkiye, insan hakları ihlallerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce (AİHM) birinci sırada gösterilerek en kötüsü seçilmiş, bunlardan yüzde 62’lik pay ile (çoğunlukla “davanın makul sürede bitirilmemesi” gerekçesiyle), çoğunluğu adil yargılanma hakkının ihlali oluşturmuştur. 2012 yılında Türkiye aleyhine olarak açılan davalarda, AİHM tarafından en az bir maddenin ihlal edildiğine karar verilen dava sayısı 123 iken, bu sayı, benzer nüfusa sahip olan Birleşik Krallık yönünden 10, Almanya yönünden 11, Fransa yönünden ise 19 olmuştur. Bu derin farklılığın soruşturma ve dava açmaya ilişkin prensiplerle bağlantısı aşağıdaki açıklamalarla daha iyi anlaşılacaktır.
Bazı Avrupa ülkelerinde, mahkemelere açılan dava sayısı azaltılarak daha önemli suçlar ile daha etkin mücadele edebilmenin yolunu açmak amacıyla, alternatif çözüm yolları yaratılmış, suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında öncelikler belirlenmesi yönüne gidilmiştir. Avrupalı savcılar, delil yetersizliği nedeninin yanı sıra, kamu yararı yokluğu nedeniyle de takipsizlik kararı verebilmekte, bazı takipsizlik kararlarını şüphelilere yüklenilecek bazı görevlerin yerine getirilmesi şartına bağlayabilmekte, düşük ceza gerektiren suçlara ilişkin olarak ceza kararnamesi için başvuru yapabilmektedir.
Bu tür yöntemlerin yaygın olarak uygulandığı ülkelerde ceza mahkemelerine açılan dava sayısında büyük düşüşler meydana gelmiştir. Örneğin, Hollanda’da, 1970 ile 2005 yılları arasında, kaydedilen suçlardaki artış beş kat olmasına rağmen, mahkemelere açılan dava sayısındaki artış iki katına zorlukla ulaşmıştır. Mahkeme dışı çözüm yollarını aktif olarak kullanan ve 2014 yılı nüfusu yaklaşık 17 milyon olan bu ülkede, 2007 yılında, failleri bilinmeyenleri de kapsayan polise ihbar edilen suç sayısı 1,214,500, savcılığa intikal eden soruşturma dosyası sayısı 249,700 olup bunun karşılığında mahkemelere açılan dava sayısı 127,400’dür. Sonuç olarak ihbar edilen suçların ancak yüzde on civarındaki bir bölümü ile ilgili yargılama yapılmaktadır. Yine benzer tedbirleri uygulayan ve 2013 nüfusu yaklaşık 64 milyon olan Fransa ülkesinde 2004 yılında failleri bilinen soruşturma dosyası sayısı 1,742,822 iken 532,279 soruşturma dosyası hakkında dava açılmıştır.
Yorum Gönder
Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.