Bir üçüncü dünya ülkesinin nasıl yönetildiğinin kodlarını, CNN International'da bile yayınlatamazsınız. Üçüncü dünya ülkelerinde Kanuni Sultan Süleymanı bile kıskandıracak "Diktaötrlükler" vardır.
Partiler:
Partilerde herşey sözde parti üyelerine dayalıdır. SPparti üyelerinin önlerine öyle çok seçim süreci kolunurki eleye eleye ancak kalbur üstü, iri üyeler başkanı seçebilecek il delegesi olabilirler. Devletin, parti aracılığıyla yönetilmesi istenir, ancak ilçedeki parti organların hangi durumlarda görevden alınıp, lağvedileceği açıkça kanunda düzenlenmez. Partiler Kanununda il ve ilçe teşkilatlarındaki organlarının hangi durumda lağvedileceği, parti tüzüğünde gösterilir.
Vahamet açık, partini kurarsın, lağvetme nedenlerini geniş ve muğlak bırakırsın, daha sonra da sevmediğin il veya ilçe yönetimini istediğin gibi saf dışı bırakırsın..
Hukuk, genel merkezin bu kararına karşı kanun yolunu kullansa dahi, uzun süren yargılamalar bir etki göstermediği gibi mahkeme görevden alma kararını iptal edip, göreve iade ettiğinde, merkez yönetim yine başka bir muğlak gerekçe öne sürerek görevden alma işlemini gerçekleştirir..
Üçüncü dünya ülkesinde, millet vekili seçmiyor. Seçilen milletvekillerini onaylıyor. Bunlara milletvekili demektense, Parti Başkanlarının adamı dense daha doğrudur. Parti başkanı kimin milletvekili adayı olacağını belirler, hangi sırada aday olacağını, yani seçilme imkanını da mutlak olarak belirlemektedir.
Bunlar Kanuni döneminde olsa, en azından kellesini yüzde yüz garanti altına almış olarak, akşamları yatağında rahat rahat uyurdu.
Bu arada delegeleri sıkı tutmak için; Polis bölgesindeki seçim salonunu ne hikmetse jandarmanın koruması altına alıp, alt edilemeyen rakip adayların üzerine taşlı sopalı güruh salınması, kimin başkan olacağının dağdakilerin kararlaştırması, keza yabancı istihbaratların elinde hazırda bulunan kasetler gibi hususları saymaya gerek yok.
Sivil Toplum Örgütleri
Partiler 2. sınıf diktatörlükse, sivil toplum örgütleri tam anlamıyla diktatörlüğün en katı yaşandığı 1. sınıf diktatörlüktür. 20-30 yıldır Sivil Toplum Örgütü başkanı olup, aynı zamanda da en az 10 - 15 başka Sivil Toplum Örgütünde yönetimde olanlar var. Bunlar her bir Sivil Toplum Örgütündeki başkanlık, yönetim kurulu üyeliğinden de ayrıca huzur hakkı ve yol harcirahını da almaktadırlar.
Barolar, esnaf odaları, ziraaat odaları, sendikalar,ne kadar Sivil Toplum Örgütü var ise hepsi çarşaf liste ile seçilmektedir. Çarşaf liste nedir?: Baro seçimi var ise 10 ayrı gurup, 10 ayrı aday vardır. 8 adayın oyu yüzde on, dokuzuncu adayın oyu yüzde 9.99, 10'uncu adayın oyu yüzde 10.01 ise; 10'uncu aday hem baro başkanı olduğu gibi, hem de yönetim kurlunun tamamı, denetim kurulunun tamamı bu başkan adayının belirlediği kişiler olmaktadır.
Gayriresmi Sivil Toplum Örgütleri (Cemaat):
Her hangi bir cemaatin liderinin kararlarına şüphe ile dahi bakma hakkı cemaat mensuplarına caiz mi? O cemaate mensup olmayanlar yanında, cemaat içindeki üst tabakaya girememişlerin cemaatin hangi kararından haberi vardır?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, diktatördür lafına yüzde yüz yalan diyebilirim. Çünkü Almanından, Amerikalısına, kadar tüm düşmanlarımızın ittifak ederek istemedikleri kişi diktatör olamaz.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Fetullah Gülen, Baro Başkanları ve resmi ve gayriresmi Sivil Toplum Örgütlerinin ve bunların yerine geleceklerin yüzde yüz diktatör olduğunu söyleyebilirim.
Yorum Gönder
Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.