3167 sayılı çek kanunu hükümlerine göre karşılıksız çek keşidesi suçlarında tekerrür hükümlerinin uygulandığı durumda ceza 1-5 yıl hapis oluyor lehe yasa çok açık belli ise de acaba lehe yasayı tartışacak görevli mahkeme ASCM mi yoksa SCM mi dir? Şu an açılacak dava hangi mahkemeye açılmalıdır?

Esasen karşılıksız çek verme suçunda mükerrirlere hapis cezası verilmesine ilişkin düzenleme, 5252 S.K.'nun geçiçi 1., 5237 sayılı T.C.K.'nun 5 ve 58. maddeleriyle ZIMNEN İLGA EDİLMİŞTİR. Fail mükerrir de olsa, 5941 Çek Kanunu'nun 5. ve 5235 S.K.'nun 10 - 11. maddelerine göre, 20.12.2009 tarihinden itibaren açılan karşılıksız çek suçuna ( 3167 S.K. m. 16 ) ya da çekin karşılıksız kalmasına sebebiyet verme suçuna ( 5941 sayılı Çek Kanunu m. 5 ) ilişkin davalar davalar sulh ceza mahkemesine açılacaktır.
Görevli mahkeme; iddianamenin düzenlendiği tarihteki mevzuat esas alınarak belirlenir. Yargıtay'ın bir içtihatı aşağıya konulmuştur.

Daire : Yargıtay 4. C.D.
Tarih : 11.02.2009
Esas No : 2009 / 14
Karar No : 2009 / 2 362
Kaynak : Y.K.D. – Ocak 2010 Sayısı
İlgili Maddeler : 5271 sayılı C.M.K. 3, 4, 5, 6, 170, 5237 sayılı T.C.K. 203, 5235 S.K. 10
ve 11
İlgili Kavramlar : Mühür Bozma Suçu ve Görevli Mahkemenin Belirlenmesi
Özet : Mühür bozma suçundan açılan davada mahkemenin görevi, usul işleminin yapıldığı ( iddianamenin düzenlendiği ) tarih gözetilerek belirlenmelidir. Eylemle ilgili ceza süresi bakımından lehe olan kanunun hangisi olduğu, değerlendirmesini yapması gereken mahkemenin; asliye ceza mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı veren sulh ceza mahkemesinin, görevi dışında kalan suça ilişkin değerlendirme yapmasını gerektirecek biçimde, itirazın kabulüne karar verilemez.

Mühür bozma suçundan sanık Şenol hakkında yapılan yargılama sırasında ( Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi)’nin verdiği 20.04.2006 tarihli görevsizlik kararına karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin ( Sarıyer İkinci Asliye Ceza Mahkemesi)’nce verilip kesinleşen 10.05.2006 günlü kararın, Adalet Bakanlığı’nca 21.11.2008 gün ve 59356 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.12.2008 gün ve 261960 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede “ Dosya kapsamına göre, Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sırasında suç tarihinin 01.06.2005 öncesi olduğu, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 274 / 1 veya 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 203. maddelerinden hangisinin uygulanacağı hususunun değerlendirilmesinin eylemle ilgili ceza süresi bakımından Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevi girdiğinden bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesini müteakip, itirazı inceleme yetkisine sahip olan Sarıyer İkinci Asliye Ceza Mahkemesi’nce delillerin takdir ve değerlendirilmesinin üst dereceli mahkemeye ait olduğu dikkate alınmaksızın, Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevi dışında kalan suça ilişkin değerlendirme yapmasını gerektirecek biçimde, itirazın kabulü ile görevsizlik kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
T.C. Anayasası’nın 142. maddesinde “ Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.” 5271 sayılı C.Y.Y.’nın 3 / 1. maddesinde “ Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.” 4 / 1. maddesinde “ Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6. madde hükmü saklıdır.” 5 / 1. maddesinde “ İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.” 5235 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde “ Bu kanun, adli yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerini düzenler.” 10. maddesinde “ Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar ( iki yıl dahil ) hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması, sulh ceza mahkemelerinin görevi içindedir.” 11. maddesinde “ Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerince bakılır.” hükümleri yer almaktadır. Mahkemelerin görevleriyle ilgili hükümler yargılama usulüne ilişkin olduğundan, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan yasal mevzuat dikkate alınarak mahkemelerin görevli olup olmadıkları belirlenmelidir.
İncelenen dosyada, sanık hakkında mühür bozma suçundan 01.11.2005 tarihinde kamu davası açıldığı görülmektedir. Bu durumda hangi mahkemenin görevli olacağı da usul işlemin yapıldığı ( iddianamenin düzenlendiği ) tarih gözetilerek belirlenmelidir. 5237 sayılı T.C.Y.’nın 203. maddesinde mühür bozma suçu için öngörülen hapis cezasının üst sınırına ( 3 yıl ) göre davaya bakla görevi asliye ceza mahkemesine aittir. Yapılan açıklamalara göre, itiraz merciinin itirazın kabulüne ilişkin kararın hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlendiği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, mühür bozma suçundan sanık Şenol hakkında yapılan yargılama sırasında, Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği 20.04.2006 tarihli görevsizlik kararına karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin Sarıyer İkinci Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilip kesinleşen 10.05.2006 gün ve 2006 / 128 – 183 D.İş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasası’nın 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), sonraki işlemlerin anılan Yasa maddesinin 4 / a fıkrası gereğince yerinde tamamlanmasına 11.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Post a Comment

Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.