HSYK üyeleri, HSYK nın değişmesi, HSYK görevleri, Bağımsız bir yargı için HSYK değişmeliBİRİLERİ ADALET DAĞITIRKEN, BİRİLERİ DE ADALETİ DAĞITMIŞTIR.
Yargının tarafsız ve bağımsız olması için HSYK ilgili olarak Anayasa değişikliği acilen gereklidir. Bugünkü yapısıyla beklenen hizmeti veremez.

Kimse kimseyi kandırmasın. Kimseyi yanlış yönlendirmeyelim. HSYK ayırıma dayalı uygulamadan tüm uyarılara rağmen vazgeçmedi.

Anayasa ve kanunlarımıza göre yasak olan ayırımcılık HSYK tarafından yasal hale geldi.

HSYK ADALET DERSİNDE SINIFTA KALDI
HSYK, Milliyetçileri, sosyal demokratları ve Alevileri dışlayarak, sicillerini bozan müfettişlere göz yumarak, unvanlı görevlerden uzaklaştırarak çok tehlikeli işler yaptı. Yargıdaki ayırımcılık iyice incelenmelidir. Yargı ve toplum haksızlığı kaldırmaz. Yargıyı bir tarafı tutarak ayakta durdurmak boşuna bir çabadır.

HSYK AYIRIMI ABARTTI
Yargıda Ayırımın bir sınırı olmalı. Artık bu anlayışı bile hoş görmeye başladık. Ayırım yaparak bazı hakim ve savcıları mutsuz ettiler.

HSYK birçok hatalar yaptı. Yargıda Ölçüsüz ve orantısız bir şekil de ayırımcılığa tanık olduk. Bundan en fazla Türk yargısı zarar gördü. Yargıya verdikleri zarar onarılacak gibi değildir.

Ötekileştirilen hâkim ve savcıların önce müfettişler tarafından sicilleri bozuldu sonra müfettiş raporları tayinleri için yasal yapıldı. Yaptığınız haksızlıklar peşinizi bırakmaz.

Seçilen müfettişlerin ve hakkında rapor düzenlenenlere bakınız her şey ortadır. Kendini yakın olanların hatalarını kapatırken ötekilerin basit hataları bile açığa çıkartmışlardır. Yapılanların hiç birinin adalete hizmetle alakası yoktur.

YARGIDA AYIRIM TÜM DENGELERİ YOK ETTİ
HSYK bu nedenle yapısı değişmelidir. Türk yargı sistemi bu kadar bölünmemişti. Yargıda ki Haksızlıklar nedeniyle herkes sıkıntı yaşıyor. Kanundan kaynaklanan yetkiler hiç bu kadar kötüye kullanılmamıştı. Yargıdaki takdir yetkisi yargıda ötekileştirilenlerin aleyhine müfettişler tarafından parlatılmış meslektaşlarımızın lehine iltimas olarak yansımıştır.

Yargıda ayırımın kimler tarafından niçin yapıldığının bilinmeye başlandı. Acı olan örnek bir hukuk kurumu olan HSYK’nın bunu yapılmasına aracı olmasıdır.

Siyasiler ve cemaat yargının ayarlarıyla çok oynadılar. Duyarlı birkaç hukukçu dışında ya alkışladı ya da seyirci kaldılar. Sevsinler sizin yargı anlayışınızı.

ADALET ADINA BİRAZ DÜŞÜNÜN! AYIRIM ADALETE HİZMET Mİ?

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
Türkiye Sadece bir cemaatten ibaret değildir.
Yargı, saygınlığını ve gücünü adaletinden alır.
HSYK, bu yapısıyla adalet hizmet edemez. Bu nedenle yapısını değişmek gerekir.

HAKİM VE SAVCININ BULUŞMA ADRESİ ADALET OLMALIDIR.
Adalet aykırı uygulamalar herkesi mağdur etti. Her şey yargı aleyhine oldu. Adalet için çalışan meslek grubu ancak adalet etrafında birlik olunabilir.
Mağdur olmanıza neden olanlar mağduriyetinize çözüm üretmesi zor ve imkânsızdır.

YENİ HSYK ÖMRÜ KISA OLDU (OLACAK)…
Halkın tek güvencesi yargıyı koruyamadık. Yargı bunu hak etmedi. Kendi hakkını kendisi yok etti.

Yazık ettik, yazık oldu. Geç bulduk erken kaybettik. Oyumuzu kıymetini bilemedik. Oyumuza hâkim olamadık, Şimdi birleri ellerini ovuştursun, Birleri de bir paket kına alsın.

Yargıda herkes, her kurum ve kuruluş bir öz eleştiri yapsın. Ne kadar adalette sadakatle görev yaptığına bir baksın. Sonra başkalarını eleştirsinler.

İnsan haklarını gözeten, uzlaşmayı seven, insan onurunu koruyan, özgürlüklere yana olan tarafsız ve bağımsız yargı için HSYK değişmelidir. Herkes için adalet diyoruz.

YENİ ANAYASADA;

Adalet Yönetimi Demokratik Olmalıdır.

Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayan kuralların hukuk sistemimizden temizlenmesi gerekir. Hukukçu olarak temel amacımız, birinci sınıf adalet hizmeti sunmak ve Türk adalet sistemini insan hak ve özgürlüklerini korumada öncü konuma getirmek olmalıdır.

Yeni Anayasa da insan haklarına saygı, Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hâkim ve savcı güvencesi, demokratik ve etkili adalet yönetimi için adil ve güven veren yargının yasal sistemin dayanaklarını görmek istiyoruz. Adalet yönetiminde yaşanan sorunlar için temel çözüm önerilerimiz şunlardır.

1-HSYK Seçim Sistemi Değişmelidir.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üye seçim sisteminin tek oy kullanma ile daha demokratik hale getirilmesi için kanunda değişiklik yapılması şarttır. Çünkü çoklu oy sistemi hâkim ve savcıları listelere oy vermeye zorlamaktadır. Böylece adil olmayan sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Ayrıca çoklu oy verme sistemi bağımsız adayların tercih edilmesinin ve seçilme şansının önünde bir engeldir. Tercihli oy sistemi tam demokratik seçim güçlü bir HSYK içinde gereklidir. Bu bir demokratik zorunluluktur.
HSYK’nın yargının tümünü temsil edecek bir yapıya kavuşturulması için gerekli bir değişikliktir. Yeni düzenleme bizi birbirimizden ayırmayacak aksine birleştirecek bir sistem olmalıdır. Böylece tek oy sistemiyle sadece bir zihniyetin, bir grup ve anlayışın seçilmesi engellenmiş olur.
Çoklu oy verme sistemi adaletin ruhuna (ahlakına, onuruna) aykırıdır. Bu haksızlığı düzeltmek TBMM’nın görevidir. Çünkü tek ses ve tek renk herkesi temsil etmiyor. Şimdiki HSYK da çokseslilik yoktur

2-HSYK'nın Tüm Kararları Yargı Denetimine Açılmalıdır.

Anayasa değişikliğinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yalnızca meslekten ihraçlara ilişkin kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır. Ancak İdari makamların tüm işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açılması çağdaş demokrasilerin bir gereğidir. Bu hak arama özgürlüğü için de büyük önem taşımaktadır. Bu eksiklik giderilmelidir.

Çünkü HSYK' nın bazı kararlarının meslekten çıkarma yaptırımından daha ağır sonuçlar doğurduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle birinci sınıfa ayrılamayan meslektaşlarımız vardır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun tüm disiplin ve terfiye ilişkin kararlarına karşı etkin bir yargı yolunun açılması gerekir. Gerçek adalet böyle sağlanmış olur.

Aslında Yeni Anayasada disiplin suçları için Disiplin mahkemeleri veya bağımsız komisyonlar kurulmalıdır.

3-Yüksek Yargıya Üye Sınavla Seçilmelidir.

Yargıtay ve Danıştay’a üyelik seçimleri tüm hâkim ve savcıları yakından ilgilendirmektedir. Meslektaşlarımız Yüksek yargı üyeliğinin mesleğin doruk noktası olarak görmektedirler. Yüksek Yargıya üye seçimlerinde bazı şahsi, politik ve hemşericilik ilişkilerin rol oynadığı bilenen bir gerçektir Üyelik seçiminde adaylık için sınav yapılmalıdır. Üyeler başarılı olanlar arasında seçilmelidir ya da kura ile belirlenmelidir. Böylece fırsat eşitliği sağlanmış olur. Bu sınav, Adalet Akademisi tarafından yapılabilir. Böylece keyfilik önlenmiş olur.

Atamalarda kayırmacılığın önlenmesi için sınav en uygun çözümdür. Böylece, önemli görevdeki kişilerin eşleri, yakınları, sınıf arkadaşları ve yakın arkadaşlarının atanması gibi şüphe çeken işlemler engellenmiş olur.
Yüksek Yargı üyeliği seçimlerinin adil ve objektif olması için başarı, liyakat, sicil ve kıdem gibi objektif ölçütler esas alınmalıdır. Bu nedenle Yüksek yargıya üye seçimleri adil ve objektif ilkelere göre yapılmalıdır. Takdir yetkisi kaldırılmalıdır. Eşitler arası tercih ise kura ile çözülmelidir. Herkese hakkını teslim eden bir sistem tüm şüpheleri ortadan kaldırır.
Ayrıca Yargıtay üyeliği kazanılmış bir görev olmamalıdır. Bir süre sınırlaması gerekir. Ortada bir yanlış varsa bu değişmelidir. Aksi halde sorun devam eder.

Bu güne kadar yapılan eleştirilerin ve tartışmaların temel nedeni, adil olmayan seçilme sistemidir. Yargıtay üyeliği seçiminde uygulanmasını istediğimiz adil ve objektif esaslara göre yapılacak seçim yargıya olan güveni artırır ve yargının hızlanmasını sağlar.

4-Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı Kurulması Tartışmalıdır;

Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Üst düzey görevlilerin gerektiğinde yüce divana sevk edilmesini sağlamak ve siyasi partilerin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmakla görevli Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı kurulmalıdır.
Başsavcı, Yüksek Mahkeme yargıcı olarak atanabilmek için gerekli niteliklere sahip kişiler arasından, kişilik nitelikleri gelişmiş, bilgi ve beceri düzeyi yüksek, insan hak ve özgürlüğünün esaslarını kavrayan hukukçular arasında yapılacak mülakat veya sınavla atanmalıdır.
Başsavcılık, Yargıtay'ın dışında, bağımsız ve yüksek konumda bir adalet kurumu olmalıdır.

5 -İl Başsavcıları Seçimle Atanmalıdır;

İl Başsavcılarının seçimle atanmalarını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Başsavcının görev süresi yasayla belirlenmelidir. Örneğin 4 yıl olabilir.
Yargının yönetiminde görev yapanların yargıda çalışanlar tarafından seçmesi son derece demokratik bir yaklaşımdır.Bu konuda Üniversitelerdeki rektör seçimleri örnek alınabilir. Böyle bir hakkımız olmalıdır. Ya da seçilecek 3 kişi arasından HSYK veya Cumhurbaşkanı tarafından atanabilir.

HSYK üyelerini seçebilenlerin kendi başsavcılarını seçebilecekleri görüşündeyim. HSYK, Üyelerinin seçildiği aynı gün komisyon başkanı ve başsavcılar için de, il bazında, o ilin mülhakatlarını içerir ayrı seçim pusulaları hazırlanmak suretiyle seçim işi yapılabilir.

Ülkemizde adalet yöneticilerinin atanmasında adalet yönetimi ve denetimi alanında yüksek lisans yapmak yasal bir zorunluluk haline getirilmelidir. Bu amaçla adalet yönetimi ve denetimi alanındaki yüksek lisans programları düzenlenebilir. Bu sistem, hâkim ve savcılar arasında “Fırsat eşitliği' de yaratacaktır.

6-Adliyeler Yerinden Yönetilmelidir;

Yargı bağımsızlığının sağlanması için adliyelerin yerinden ve bağımsızlığa uygun bir şekilde yönetilmeleri için anayasal değişiklik yapılması gereklidir.

Adalet komisyon başkanı ve üyeleri seçimle gelmeli ve komisyonlar oluşturulmalıdır. Seçimle oluşturulacak bir komisyonun tek yetkili olması yargı bağımsızlığı için gereklidir. Böylece tüm hâkim ve savcıların yönetime katılması sağlanmış olur.
Hâkim ve Savcıların yanında personelde komisyona temsilci seçmelidir. Adliyelerin yönetiminde tek yetkili komisyon olmalıdır. Ayrıca Komisyonların ayrı bütçeleri bulunmalıdır.

7-Yeni Anayasada Yargı Birliği Sağlanmalıdır.

Yeni Anayasa yapılırken yargı birliğini sağlamak için Askerî Yargıtay, Yargıtay’ın içerisinde ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ise Danıştay’ın içerisinde bir ihtisas dairesi olarak düzenlenebilir.
Türk yargı tarihinde istiklal, sıkıyönetim, Devlet Güvenlik mahkemeleri ve özel Yetkili Ağır Mahkemelerin kararları Ceza Hukukumuzun en tartışmalı konularından biridir. DGM'ler özellikle AB'den gelen yoğun eleştiriler ve AİHM'nin mahkûmiyet kararları sonucunda, uyum paketleri içinde kaldırılmıştır. Yerine DGM'lerin devamı ve hukuken aynı nitelikte aynı yumurta ikizi olan Özel Ağır Ceza Mahkemeleri kurulmuştur.

Özel yetkili mahkemeler adil yargılanma hakkı ve bunun yansımaları olan duruşmada bulunma hakkı ve savunma hakkına aykırı oldukları davrandıkları için verdikleri kararlar eleştirilmiştir.

DGM'lerin devamı ve hukuken aynı nitelikte olan Özel Ağır Ceza Mahkemeleri de Türkiye’nin hukuk ve yargılama sisteminden çıkarılmalıdır. Zorunluluk olmadıkça “yargı birliği” sisteminden ayrılmamak gerekir. Yargının bağımsızlığını temin etmek, yargı kalitesini artırmak ve güçlendirmek için Yargı birliği, şarttır.

(05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 75’inci maddesi ile değişik 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesi gereğince bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili davalara bakmak üzere özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kurulmuştur)
Ancak, terörle ilgili suçlar için ihtisas mahkemesi olarak kurulmasında yarar var. Çünkü daha hızlı ve etkin yargılama için terör alanında uzmanlaşmış mahkemelere ihtiyaç var.

Sonuç olarak Türk yargısının geçmişini, bugününü ve geleceğini iyi değerlendirerek objektif bir karar vermek gerekir. Gerçek hayattaki durum ile teori aynı değildir. Birinci sınıf adalet hizmeti için Türkiye’de temel ve belirleyici kanun olan "Anayasa" ve kurumlar yenilenmelidir. Yasal olanın adil olması için halk yargı yönetimine güven duymalıdır. Böylece hukuka şekil veren toplumsal vicdan öne çıkmış olur. Artık her şey hukukun temeli olan eşitlik ve adalet için olmalıdır. Ancak bağımsız olan hâkimler-savcılar hak ve özgürlüklerin teminatı olabilirler.

Adalet yönetimi kişiye ve değişik anlayışlara göre değişen uygulamalara muhatap olmamalıdır. Adalet yönetimi keyfiliklere yer bırakmayacak şekilde yazılı ilkeler göre yönetilmelidir.

Yargı tamamen bağımsız ve sorunsuz bir yapıya sahip olmalıdır. Bu alternatif önerilerin üzerinde tartışılmasında toplumsal yarar vardır.



Post a Comment

Sitede yer alan yorumlar site ziyaretçilerinin kişisel görüşleridir. Hukuki tüm sorumluluk yorumlayana aittir.